25 Eylül 2017 Pazartesi

ARABESK MÜZİK TÜRÜNÜN İNCELENMESİ


ARABESK MÜZİK TÜRÜNÜN İNCELENMESİ

                                                                       Anıl Yalçın ÇOL



 ÖZET:

                                  Arabesk kavramının yakın dönem Türkiye’sinde siyasi, sosyolojik ve müzikolojik alandaki etkileri incelenmiştir. Göçler, isyan, alt kültür ve kavram karmaşası gibi konular ele alınmış, dönemin toplumsal hareketleri karşılaştırılmıştır. Hedeflenen sonuç Arabesk’in toplumlar üzerindeki etkisinin ne derece etkili olduğunu saptamak ve bu tarz toplumsal olayların neden – sonuç ilişkilerini işlemektir.

Anahtar Kelimeler: Arabesk, gecekondu, alt kültür.



Giriş

      İnsanlar, içerisinde bulundukları topluma gebe canlılardır. Duygu, düşünce, gelenek – görenek vb kavramlar bulundukları topluma göre şekillenir. Doğru olan ilk başta bireysel düşünce ve kişisel gelişime önem vermektir. Sonrasında birey  topluma dahil olup, gerektiği yerde toplumsal olaylara müdahale edebilecek bilgi birikimine sahip olmalıdır. Eğer bunlar gerçekleştirilmezse birey kimlik karmaşası yaşamaya mahkumdur. Yaşanan bu kimlik karmaşası özelden genele doğru genişleyecek ve toplumsal bir boyut kazanacaktır.

       Türkiye’de bu kimlik karmaşası 1960-70 ve 80’li yıllarda yoğun bir biçimde yaşanmış; farklı türler, kültürler ve düşünce akımları ortaya çıkmıştır. Bunlardan  en önemlilerinden birisi de “Arabesk” kavramıdır.

                  Arabesk Kavramı

      Arabesk kavramı müzikal açıdan Arap etkisi barındıran müzik türü[1] olarak kabul edilir. Genellikle hüzün, ayrılık, gurbet, acı, keder vb karamsar duyguları içerir ve yansıtır. Bu özellikleri doğrultusunda da genel olarak Türkiye’de alt kültür sınıfına giren topluluklara hitap etmiştir.

       Arabesk kültürünün temelleri 1930’lu yıllardaki radyolara getirilen Türk Müziği  yasaklarında atılmıştır. Alınan kararlar ve batı dayatması doğrultusunda halk sevdiği müzikten mahrum bırakılmıştır. Bunun sonucunda yüksek frekanslı radyoları taratıp kendilerine yakın olan Arap müziği yayını yapan radyolara yönelmişlerdir. Arap kültürü artık popüler olmuş ve Arap film sektörü Türkiye’ye giriş yapmıştır. Özellikle Arap ekollerinden olan Ümmü Gülsüm’ün bulunduğu filmlere müzik yapan Saadettin Kaynak’la birlikte bu kültür halk tarafından benimsenmeye başlamıştır.[2]

Kimlik Karmaşası

       İlerleyen yıllarda çok partili döneme geçiş, ikinci dünya savaşı,  Demokrat Parti’nin iktidara gelişi vb olaylar doğrultusunda halkın büyük çoğunluğu üzerindeki “kavram karmaşası” şekillenmeye başlamıştır.

       Özellikle 1960’lı yıllar sonrasındaki sanayileşme sonucunda köyden kente göç furyası başlamış ve dört büyük şehre işçi statüsünde aileler akın etmiştir. Bu akın sonucunda fabrikaların etrafına gecekondu[3] tipi konutlar inşa edilmeye başlanmış ve gecekondulaşma inanılmaz boyutlar almıştır. Bu gecekondulaşma sonucunda farklı coğrafyalardan topluluklar bir araya gelmiş ve kendi gettolarını oluşturma çabasına girmişlerdir.  Bu oluşuma da şehirli elit kesim olmayacak gözüyle bakmış, şehir hayatına ve var olan düzene uyacaklarına inanmışlardır. Fakat düşünülen şey olmamış ve göçmen topluluklar birleşmiş ve güçlenmişlerdir. Fakat yine de tam olarak kimlikleri yoktur.

       Müzik tarihinde şehir dışına itilmiş toplulukların mücadele sürecinde oluşturdukları müzikal isyan (Blues, Rap vb) Türkiye’de de kendisini göstermiştir. Hor görülme, dışlanma, acı çekme vb durumlar arabesk kültürde ve müziğinde önemli etkenler olmuşlardır. Arabesk müziği icracılarının şarkı sözleri genelde bu durumları içermekte ve dinleyicilerde afyon etkisi yaratmıştır. Bu kültürü benimseyen kişiler ağır acı çekme, yakınlarına acı çektirme vb mazoşist tavırlar sergilemeye başlamışlardır (Müslüm Gürses konserlerinde jiletle kendilerini kesme gibi). Diğer toplumsal gruplar ve medya da bu etkenleri kullanarak gecekondu toplumuna olumsuz ve dışlayıcı yakıştırmalarda bulunmuşlardır. Bu yakıştırmalar sonucunda toplumda var olan tepkimeler daha da artmış ve tehlikeli hale gelmiştir. “Görüldüğü gibi arabesk tanımı, itibarıyla bile bir problem müzik türünün zeminine sahiptir. Bununla beraber diğer problem müzik türlerinde gördüğümüz esas önemli özellikleri de gösterir: Zararlı davranışlara sebep olacağına yönelik eleştiriler; bunları körükleyen davranışlar, abartılı medya haberleri ve verilerin taraflı yorumu. Arabeski eleştirenlerin medyada çokça destek bulan düşüncelerine göre arabesk, eleştirel yetenekleri uyuşturduğu gibi tüm suçu kadere yükleyerek politik bilinci ve sorumluluğu köreltmekte, dinleyicilerini umutsuzluğa ve alkole sürüklemektedir (Stokes, 2009:210-215).”[4]

       Arabesk kültürü yavaş yavaş şekil almaya, tohumlarını vermeye başlamış ve olumsuz da olsa büyük ilgi görmeye başlamıştır. Özellikle 1960’lı ve 80’li yıllarda siyasi slogan ve propagandalarda da alt kültüre sahip toplumu kazanmak için arabesk müzik kullanılmıştır.[5]

       En ilginci de gecekondu kültürünü temsil eden arabesk sanatçılarının 80’lerden sonra çok zengin olmuşlardır. Kendileri lüks içerisinde yaşamış onları dinleyen halk acı ve umutsuzluk içerisinde zevk alırmışçasına kahrolmuştur.

       Orhan Gencebay, Gülden Karaböcek, Ferdi Tayfur, Müslüm Gürses, Hakkı Bulut, Bergen, Kibariye, Hakan Taşıyan, Ebru Gündeş, Selami Şahin, Azer Bülbül, Ceylan, Emrah, Özcan Deniz, Mahsun Kırmızıgül, Alişan, Arif Susam, Ümit Besen, Cengiz Kurtoğlu, Hakan Altun, İbrahim Erkal, Yaşar İpek, Cengiz İmren, Gökhan Güney vb. arabesk müziğin başlıca yorumcularıdır.(İDİL: 2013, 65)

Sonuç:

       Arabesk kültür bir dönem altın yıllarını yaşamış, 90’lı yıllardan sonra eski ihtişamını kaybetmiş olsa da Türkiye’nin yaşam standartları doğrultusunda hala büyük bir kesime hitap etmektedir.

Toplumların sosyolojik gelişimleri doğrultusunda bu tür gelişmeler geçmişte var olmuş, gelecekte de var olmaya devam edecek fakat bulunduğu ortama, topluma, teknolojiye ve çağa göre değişim gösterecektir.



KAYNAKÇALAR

-ANGI, Çiğdem Eda. “Müzik Kavramı ve Türkiye’de Dinlenen Bazı Müzik Türleri”, İdil Dergisi, 2013, Syf: 63-65.

-KÜÇÜKKAPLAN, Uğur. “1930’lardan Bugüne Türkiye’de Arabesk Müziğin Kültürel Zemini ve Toplumsal - Müzikal Analizi”, 2012, İstanbul, Syf: 120-135.

-ÖZBEK, Meral. “Arabesk Kültür: Bir Modernleşme ve Popüler Kimlik Örneği”, Syf: 168-187.

-ÖZER, Sayım Seçkin. “Arabesk Müzik ve Türk Musikisi Arasındaki Etkileşimlere Genel Bir Bakış”, 2009, İstanbul.

- ŞAHİN, Çağatay. "Türkiye'de Arabesk Müzik Kültürü ve TRT Sansür Kararlarının Etkisi: “Sen Benim İçimde Bir Korkulu Rüya..”.", Syf: 4.

- ŞENEL, Onur. “Problem Müzik Kavramı ve Bir Problem Müzik Türü Olarak Arabesk”, Akademik Sosyal araştırmalar Dergisi, 2014,



İnternet Kaynakça

- Türk Dil Kurumu’na göre : “1. isim Arap müziğini andıran, genellikle karamsarlığı konu edinen bir müzik türü.” olarak kabul edilmiştir. http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.58697ab56a6d06.88787859 Tarih: 01.02.2017 Saat: 21:32

- Türk Dil Kurumu’na göre: “1. isim İmar ve yapı kanunlarına aykırı olarak başkalarına veya kamuya ait arazi veya arsalar üzerinde toprak sahibinin bilgisi ve rızası olmaksızın acele yapılmış konut, kondu” olarak kabul edilmiştir.






     




[1] Türk Dil Kurumu’na göre : “1. isim Arap müziğini andıran, genellikle karamsarlığı konu edinen bir müzik türü. olarak kabul edilmiştir. http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.58697ab56a6d06.88787859
[2] ŞAHİN, Çağatay. "Türkiye'de Arabesk Müzik Kültürü ve TRT Sansür Kararlarının Etkisi: “Sen Benim İçimde Bir Korkulu Rüya..”.", Syf:4
[3] Türk Dil Kurumu’na göre: “1. isim İmar ve yapı kanunlarına aykırı olarak başkalarına veya kamuya ait arazi veya arsalar üzerinde toprak sahibinin bilgisi ve rızası olmaksızın acele yapılmış konut, kondu” olarak kabul edilmiştir.
[4] ŞENEL, Onur. “PROBLEM MÜZİK KAVRAMI VE BİR PROBLEM MÜZİK TÜRÜ
OLARAK ARABESK”, Akademik Sosyal araştırmalar Dergisi, 2014,
[5] ÖZBEK, Meral.  “Arabesk Kültür: Bir Modernleşme ve Popüler Kimlik Örneği”, Syf: 174, 8. Dipnot.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder