ARABESK MÜZİK TÜRÜNÜN İNCELENMESİ
Anıl Yalçın ÇOL
ÖZET:
Arabesk
kavramının yakın dönem Türkiye’sinde siyasi, sosyolojik ve müzikolojik alandaki
etkileri incelenmiştir. Göçler, isyan, alt kültür ve kavram karmaşası gibi
konular ele alınmış, dönemin toplumsal hareketleri karşılaştırılmıştır.
Hedeflenen sonuç Arabesk’in toplumlar üzerindeki etkisinin ne derece etkili
olduğunu saptamak ve bu tarz toplumsal olayların neden – sonuç ilişkilerini
işlemektir.
Anahtar Kelimeler: Arabesk,
gecekondu, alt kültür.
Giriş
İnsanlar,
içerisinde bulundukları topluma gebe canlılardır. Duygu, düşünce, gelenek –
görenek vb kavramlar bulundukları topluma göre şekillenir. Doğru olan ilk başta
bireysel düşünce ve kişisel gelişime önem vermektir. Sonrasında birey topluma dahil olup, gerektiği yerde toplumsal
olaylara müdahale edebilecek bilgi birikimine sahip olmalıdır. Eğer bunlar
gerçekleştirilmezse birey kimlik karmaşası yaşamaya mahkumdur. Yaşanan bu
kimlik karmaşası özelden genele doğru genişleyecek ve toplumsal bir boyut
kazanacaktır.
Türkiye’de bu kimlik karmaşası 1960-70 ve
80’li yıllarda yoğun bir biçimde yaşanmış; farklı türler, kültürler ve düşünce
akımları ortaya çıkmıştır. Bunlardan en
önemlilerinden birisi de “Arabesk” kavramıdır.
Arabesk Kavramı
Arabesk
kavramı müzikal açıdan Arap etkisi barındıran müzik türü[1]
olarak kabul edilir. Genellikle hüzün, ayrılık, gurbet, acı, keder vb karamsar
duyguları içerir ve yansıtır. Bu özellikleri doğrultusunda da genel olarak
Türkiye’de alt kültür sınıfına giren topluluklara hitap etmiştir.
Arabesk kültürünün temelleri 1930’lu
yıllardaki radyolara getirilen Türk Müziği
yasaklarında atılmıştır. Alınan kararlar ve batı dayatması doğrultusunda
halk sevdiği müzikten mahrum bırakılmıştır. Bunun sonucunda yüksek frekanslı
radyoları taratıp kendilerine yakın olan Arap müziği yayını yapan radyolara
yönelmişlerdir. Arap kültürü artık popüler olmuş ve Arap film sektörü
Türkiye’ye giriş yapmıştır. Özellikle Arap ekollerinden olan Ümmü Gülsüm’ün
bulunduğu filmlere müzik yapan Saadettin Kaynak’la birlikte bu kültür halk
tarafından benimsenmeye başlamıştır.[2]
Kimlik
Karmaşası
İlerleyen yıllarda çok partili döneme
geçiş, ikinci dünya savaşı, Demokrat
Parti’nin iktidara gelişi vb olaylar doğrultusunda halkın büyük çoğunluğu
üzerindeki “kavram karmaşası” şekillenmeye başlamıştır.
Özellikle 1960’lı yıllar sonrasındaki
sanayileşme sonucunda köyden kente göç furyası başlamış ve dört büyük şehre işçi
statüsünde aileler akın etmiştir. Bu akın sonucunda fabrikaların etrafına
gecekondu[3]
tipi konutlar inşa edilmeye başlanmış ve gecekondulaşma inanılmaz boyutlar
almıştır. Bu gecekondulaşma sonucunda farklı coğrafyalardan topluluklar bir
araya gelmiş ve kendi gettolarını oluşturma çabasına girmişlerdir. Bu oluşuma da şehirli elit kesim olmayacak
gözüyle bakmış, şehir hayatına ve var olan düzene uyacaklarına inanmışlardır.
Fakat düşünülen şey olmamış ve göçmen topluluklar birleşmiş ve güçlenmişlerdir.
Fakat yine de tam olarak kimlikleri yoktur.
Müzik tarihinde şehir dışına itilmiş
toplulukların mücadele sürecinde oluşturdukları müzikal isyan (Blues, Rap vb)
Türkiye’de de kendisini göstermiştir. Hor görülme, dışlanma, acı çekme vb
durumlar arabesk kültürde ve müziğinde önemli etkenler olmuşlardır. Arabesk
müziği icracılarının şarkı sözleri genelde bu durumları içermekte ve
dinleyicilerde afyon etkisi yaratmıştır. Bu kültürü benimseyen kişiler ağır acı
çekme, yakınlarına acı çektirme vb mazoşist tavırlar sergilemeye başlamışlardır
(Müslüm Gürses konserlerinde jiletle kendilerini kesme gibi). Diğer toplumsal
gruplar ve medya da bu etkenleri kullanarak gecekondu toplumuna olumsuz ve
dışlayıcı yakıştırmalarda bulunmuşlardır. Bu yakıştırmalar sonucunda toplumda
var olan tepkimeler daha da artmış ve tehlikeli hale gelmiştir. “Görüldüğü gibi arabesk tanımı, itibarıyla
bile bir problem müzik türünün zeminine sahiptir. Bununla beraber diğer problem
müzik türlerinde gördüğümüz esas önemli özellikleri de gösterir: Zararlı
davranışlara sebep olacağına yönelik eleştiriler; bunları körükleyen
davranışlar, abartılı medya haberleri ve verilerin taraflı yorumu. Arabeski
eleştirenlerin medyada çokça destek bulan düşüncelerine göre arabesk, eleştirel
yetenekleri uyuşturduğu gibi tüm suçu kadere yükleyerek politik bilinci ve
sorumluluğu köreltmekte, dinleyicilerini umutsuzluğa ve alkole sürüklemektedir
(Stokes, 2009:210-215).”[4]
Arabesk kültürü yavaş yavaş şekil almaya,
tohumlarını vermeye başlamış ve olumsuz da olsa büyük ilgi görmeye başlamıştır.
Özellikle 1960’lı ve 80’li yıllarda siyasi slogan ve propagandalarda da alt
kültüre sahip toplumu kazanmak için arabesk müzik kullanılmıştır.[5]
En ilginci de gecekondu kültürünü temsil
eden arabesk sanatçılarının 80’lerden sonra çok zengin olmuşlardır. Kendileri
lüks içerisinde yaşamış onları dinleyen halk acı ve umutsuzluk içerisinde zevk
alırmışçasına kahrolmuştur.
Orhan Gencebay, Gülden Karaböcek, Ferdi
Tayfur, Müslüm Gürses, Hakkı Bulut, Bergen, Kibariye, Hakan Taşıyan, Ebru
Gündeş, Selami Şahin, Azer Bülbül, Ceylan, Emrah, Özcan Deniz, Mahsun
Kırmızıgül, Alişan, Arif Susam, Ümit Besen, Cengiz Kurtoğlu, Hakan Altun,
İbrahim Erkal, Yaşar İpek, Cengiz İmren, Gökhan Güney vb. arabesk müziğin
başlıca yorumcularıdır.(İDİL: 2013, 65)
Sonuç:
Arabesk kültür bir dönem altın yıllarını yaşamış, 90’lı
yıllardan sonra eski ihtişamını kaybetmiş olsa da Türkiye’nin yaşam
standartları doğrultusunda hala büyük bir kesime hitap etmektedir.
Toplumların sosyolojik gelişimleri doğrultusunda bu tür
gelişmeler geçmişte var olmuş, gelecekte de var olmaya devam edecek fakat bulunduğu
ortama, topluma, teknolojiye ve çağa göre değişim gösterecektir.
KAYNAKÇALAR
-ANGI, Çiğdem Eda. “Müzik Kavramı ve Türkiye’de Dinlenen
Bazı Müzik Türleri”, İdil Dergisi, 2013, Syf: 63-65.
-KÜÇÜKKAPLAN, Uğur. “1930’lardan Bugüne Türkiye’de Arabesk
Müziğin Kültürel Zemini ve Toplumsal - Müzikal Analizi”, 2012, İstanbul, Syf:
120-135.
-ÖZBEK, Meral. “Arabesk Kültür: Bir Modernleşme ve
Popüler Kimlik Örneği”, Syf: 168-187.
-ÖZER, Sayım Seçkin. “Arabesk Müzik ve Türk Musikisi
Arasındaki Etkileşimlere Genel Bir Bakış”, 2009, İstanbul.
- ŞAHİN, Çağatay.
"Türkiye'de Arabesk Müzik Kültürü ve TRT Sansür Kararlarının Etkisi: “Sen
Benim İçimde Bir Korkulu Rüya..”.", Syf: 4.
- ŞENEL, Onur. “Problem
Müzik Kavramı ve Bir Problem Müzik Türü Olarak Arabesk”, Akademik Sosyal
araştırmalar Dergisi, 2014,
İnternet Kaynakça
- Türk
Dil Kurumu’na göre : “1. isim Arap müziğini andıran, genellikle karamsarlığı
konu edinen bir müzik türü.” olarak kabul edilmiştir. http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.58697ab56a6d06.88787859 Tarih: 01.02.2017 Saat: 21:32
- Türk
Dil Kurumu’na göre: “1. isim İmar ve yapı kanunlarına aykırı olarak başkalarına
veya kamuya ait arazi veya arsalar üzerinde toprak sahibinin bilgisi ve rızası
olmaksızın acele yapılmış konut, kondu” olarak kabul edilmiştir.
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.5869b054befc65.33161092 Tarih: 01.02.2017 Saat: 21:40
[1]
Türk Dil Kurumu’na göre : “1. isim Arap
müziğini andıran, genellikle karamsarlığı konu edinen bir müzik türü.” olarak kabul edilmiştir. http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.58697ab56a6d06.88787859
[2]
ŞAHİN, Çağatay. "Türkiye'de Arabesk Müzik Kültürü ve TRT Sansür
Kararlarının Etkisi: “Sen Benim İçimde Bir Korkulu Rüya..”.", Syf:4
[3]
Türk Dil Kurumu’na göre: “1. isim İmar ve
yapı kanunlarına aykırı olarak başkalarına veya kamuya ait arazi veya arsalar
üzerinde toprak sahibinin bilgisi ve rızası olmaksızın acele yapılmış konut,
kondu” olarak kabul edilmiştir.
OLARAK ARABESK”,
Akademik Sosyal araştırmalar Dergisi, 2014,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder